“2024 zor bir yıl olacak alacaklarınızı sigortalatın”
Esin ÇETİNEL
Önümüzde bölgesel gerginliklerin arttığı, maliyetlerin çok iyi yönetilmesi gereken, özetle zor geçecek bir 2024 yılı var. Şirketler açısından ise iflaslar, ödeme alamama, karşılıksız çek gibi nakit akışına darbe vurabilecek çok sayıda risk mevcut. İşte bu risklerin zirve yaptığı dönemde şirketlerin tıpkı hayat sigortası gibi bir ürüne ihtiyacı olduğunu söyleyen Allianz Trade Genel Müdür Yardımcısı Ömer Gürcan Köseoğlu, “Tüm bu risklerden korunmanın en etkili yolu ise ticari alacak sigortası” diyor.
Allianz Trade olarak şirketlerin bu risklerini bertaraf etmelerinde yanlarında durup dünyanın farklı ülkelerindeki kredi risk analisti ve tahsis uzmanları ile Profesyonel Risk Yönetimi Çözümleri, Tahsilat Yönetimi ve Tazminat Ödemesi hizmetleri sunduklarını söyleyen Köseoğlu, “Allianz Trade olarak dünya çapında 1,1 trilyon euroluk ticari alacak teminatı yönetiyoruz ve bu da Türkiye’deki tüm bankaların aktif büyüklüğünün üzerinde bir rakam. Bugün tüm dünyada 83 milyonu aşkın firmanın izlendiği bir sistemimiz mevcut” bilgisi paylaşıyor.
Riskler artıyor
Artık yalnız yurtdışı değil yurtiçi piyasalarda da risklerin arttığına işaret eden Köseoğlu, yakın dönem şirketlerin etkilenebileceği riskleri ise şöyle özetliyor; “Önümüzdeki dönemde yurt içinde sıkı para politikası, iç tüketimde yavaşlama bekliyoruz. Yanı sıra yurt dışında resesyon sinyalleri sonucu zayıflayan talep trendi var ve bu Türk ihracatçılarının aldığı siparişlerde önemli ölçüde azalma sinyalleri vermeye başladı.
Dolayısıyla 2024 yılının zor bir dönemeç olma tahminleri paralelinde alacak kalitesi ve tahsilat kabiliyetinin kritik olduğu günlere doğru ilerlediğimizi söyleyebiliriz. Tam da bu noktada alacak sigortası yaptırmak daha da önemli bir hal alıyor.” Allianz Trade olarak dünya genelindeki uzman ekonomistlerle raporlar hazırladıklarını ve son olarak Küresel Ekonomik Görünüm Raporu’nu yayınladıklarını açıklayan Köseoğlu, rapora dair şu bilgileri paylaşıyor; “Rapor bize 2024’ün de nispeten zor bir yıl olacağını gösteriyor. Öncelikle küresel GSYH’nin yüzde 60’ını oluşturan ülkelerin sandık başına gideceği 2024 yılının seçim takvimi, ekonomik belirsizliği artıracak.
2024’te Avrupalı seçmenler AB temsilcilerini; Portekiz, Belçika, Avusturya, Hindistan, Meksika ve Birleşik Krallık seçmenleri milletvekillerini; ABD, Meksika, Tayvan ve Romanya ise yeni başkanlarını seçecek. Bu noktada da artan popülizm belirsizlik ortamı bekle ve gör yaklaşımının benimsenmesine, önemli ekonomik kararların ertelemesine neden olacak. Diğer yandan Avrupa’da temel politika faizlerindeki artışın etkilerinin henüz tam olarak görülememesi nedeniyle; ABD ve Euro Bölgesi’nde yumuşak bir iniş bekleniyor. 2024 yılı GSYH büyümesinin ABD’de yüzde 1,4, Euro Bölgesi’nde yüzde 0,8, Çin’de yüzde 4,6 ve İngiltere’de yüzde 0,6 olacağı tahmin ediliyor.
Bunun yanı sıra jeopolitik ve iklim belirsizliği sebebiyle bazı global ticaret hatlarındaki akışında beklenmedik kısa süreli kesintiler ve buna bağlı mal tedarikinde dalgalanmalar dünya ekonomisini 2024 yılında negatif bir arz şoku ile dönemsel olarak karşı karşıya bırakabilir.” Allianz Trade her yıl Ülke Risk Atlası adıyla bölge ve ülke bazında risk çalışması yapıyor. Bu yılki çalışmada başlıca ekonomilerde ödeme alamama riskinin değerlendirildiğini ifade eden Köseoğlu, çalışmaya ilişkin şu bilgileri paylaşıyor;
Küresel iflaslara dikkat
“Son iflas raporumuz gösteriyor ki 2022’de yüzde 1 ve 2023’te yüzde 7 olarak kademeli artan küresel iflaslar, 2024 yılında yeniden hızlanarak yüzde 9’a çıkacak. Bu yılki atlasta, 2023 yılında 4 ülkenin ekonomi notu düşürüldü. Özellikle Mısır’ın mevcut likidite görünümünün iyiye gitmemesi ve İsrail’de artan siyasi risk nedeniyle bu ülkelerin notlarının düştüğünü görüyoruz.
Bölgeler açısından bakıldığında, Afrika en fazla not artışının gerçekleştiği kıta olurken (10), onu Avrupa (6) izledi. Diğer yandan not artışlarının en çok olduğu bölge olmasına rağmen Afrika, likidite riskinin neredeyse her yerde arttığı bir dönemde likidite ve uluslararası piyasalara erişim açısından en büyük zorlukları yaşayan kıta olmaya devam ediyor. Dolayısı ile Afrika ve Orta Doğu kıtalarındaki ülkelerin aynı çerçevede iyileşmenin gerisinde kalması muhtemel.”
“Risk almadan büyümek mümkün”
Şirketlerin büyürken, kendilerini korumak amacıyla müşterilerinin kredibilitesini ve ödeme gücünü yakından izleyecek risk yönetimi olması gerektiğini söyleyen Köseoğlu, bunun ticari alacak sigortası ile sağlanabileceğini belirtip sözlerini şöyle sürdürüyor; “Ticari alacak sigortası kapsamındaki risk yönetimi hizmetimizle, alıcıların (müşterilerin) mali ve ticari performansını poliçe süresince güncel olarak takip ediyoruz. Bozulma varsa riski önceden öngörüp müşterilerimizi bilgilendiriyor ve yönlendiriyoruz. Böylece olası kayıpları önlemeye çalışıyoruz. Gerek yurt dışında ihracat yaptığı ülkeler ve satış yaptığı sektörler, gerek yurt içindeki alıcılarına dair mali performans ve riskleri müşterilerimiz adına izliyoruz.
Bu sayede müşterimize yeni müşteriler ile ticaretin gelişmesi, mevcut müşteriler ile ilave güvence ile daha fazla ciro imkânı için satış potansiyeli fırsatları sunuyoruz. Diğer bir deyiş ile ticari Alacak sigortası cironuzu ve karınızı güvenle arttırmak için imkanlar sunan, aslında kendi prim maliyetini ilave ciro ve kar fırsatları ile çıkaran bir poliçe türüdür. Eğer kayıp gerçekleşirse Allianz Trade tahsilat yetkisini devralarak müşterilerini hukuki ve bürokratik işlemlerden kurtarıyor. Alıcıların hangi ülkede olduğu da fark etmiyor. Tahsilatı müşterimiz adına takip ederek gerekli yasal işlemleri başlatıyoruz.”
Hangi ülkeler daha riskli?
Allianz Trade Genel Müdür Yardımcısı Ömer Gürcan Köseoğlu bu yılın en riskli ülke ve bölgeleri hakkında ise şunları söylüyor; “Riskli ülkeler arasında Çin dikkat çekiyor. Çinli tüketicilerin, beklentinin aksine ekonomiyi yeniden canlandıramadığı görülüyor. Bu nedenle Çin’in, küresel ihracat pazarlarındaki kayıplarını ve zayıf iç talebi telafi etmek için politika desteğini artırmayı sürdürmesini bekliyoruz. Ek olarak yüksek maliyetle yeniden finanse edilmesi gereken, büyük miktarda borçlara sahip Mısır, Arjantin ve Gana gibi ülkeleri de zor bir sınav bekliyor.